Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçu
Kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu madde satın alan, bulunduran veya kullanan bireyler, "uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma" suçu kapsamında cezai sorumluluk altına girerler. Ancak bu suç tipi, uyuşturucu madde ticareti suçu ile karıştırılmamalıdır; zira ticaret suçunun cezai yaptırımı çok daha ağırdır ve farklı değerlendirme kriterlerine tabidir.
Uyuşturucu madde nedeniyle gözaltına alınan veya tutuklanan kişinin üzerinde ele geçirilen madde miktarı, hem suça hangi niteliklerin yüklenebileceği hem de verilecek cezanın ağırlığı açısından belirleyici rol oynar. Ceza hukukunda, hangi miktarın "kişisel kullanım sınırı" içinde kaldığı hususunda açık bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, her somut olayda uyuşturucunun miktarı, kullanım şekli, ele geçme biçimi ve diğer deliller çerçevesinde değerlendirme yapılır ve kullanım sınırının aşılıp aşılmadığına yargı mercileri karar verir.
failin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığını ifade etmesi, tek başına mahkûmiyeti için yeterli olmayıp, kullandığını ifade ettiği maddenin ele geçirilmiş olması ve bu hususta belirtildiği biçimde (kullanılan maddenin uyuşturucu veya uyarıcı madde olup olmadığı hususunda) bir rapor alınması gerekir. Aksi takdirde, failin bu husustaki ikrârı mahkûmiyeti için tek başına yeterli görülemez.
Fakat Yargıtay verdiği bir çok karar ile; kendisinde uyuşturucu madde elde edilemeyen sanığın, kullandığını kabul ettiği maddenin de ele geçirilememesi ve teknik yöntemlerle uyuşturucu madde olup olmadığının saptanamamış olması durumunda, sanığın uyuşturucu kullanmak suçundan dolayı mahkûm edilemeyeceğini açıkça karara bağlamış bulunmaktadır.
Suça Konu Uyuşturucu Kullanımı Ve Uyuşturucu İle Yakalanma
Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi uyarınca; hangi amaçla olursa olsun, kokain, esrar, eroin gibi uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi temin eden, kabul eden, yanında bulunduran ya da doğrudan kullanan kişiler, "uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma" suçu kapsamında cezai sorumluluk altına girer.
Bu suç, dört farklı şekilde işlenebilir:
-
Kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak,
-
Kullanmak amacıyla bu maddeleri kabul etmek,
-
Kullanmak amacıyla uyuşturucu maddeyi üzerinde veya bir yerde bulundurmak,
-
Doğrudan uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanmak.
Uyuşturucu madde kullanımı, maddenin vücuda çeşitli yollarla alınmasıyla gerçekleşebilir. Bu kullanım; burun yoluyla çekilerek, ağızdan yutularak, damardan veya deri altından enjekte edilerek ya da başka herhangi bir yöntemle kişinin bedenine alınması şeklinde olabilir.
Unutulmamalıdır ki, bu tür bir fiili gerçekleştiren kişi, ticaret yapmasa dahi kendi kullanımı için maddeyi alıp bulundurduğunda dahi TCK m.191 kapsamındaki yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir.
Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçu ile Uyuşturucu Madde Ticareti suçu farkı
Kendi ihtiyacı için uyuşturucu madde satın alan, yanında bulunduran veya kullanan kişiler, uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçu kapsamında cezai takibe uğrar. Ancak bu suç tipi, çoğu zaman karıştırıldığı uyuşturucu madde ticareti suçu ile aynı değildir. Kullanım amaçlı bulundurma ile ticari amaçlı bulundurma arasında gerek ceza miktarı gerekse yargılamanın seyri açısından ciddi farklar bulunur.
Bir kişinin üzerinde ele geçirilen uyuşturucu miktarı, olayın hangi kapsamda değerlendirileceği bakımından büyük önem taşır. Eğer miktar, mahkeme tarafından kişisel kullanım sınırlarının üzerinde görülürse, uyuşturucu ticareti suçu yönünden değerlendirme yapılabilir ve bu durumda çok daha ağır yaptırımlar gündeme gelir.
Türk Ceza Kanunu, “kişisel kullanım miktarı” konusunda kesin bir sınır öngörmediği için, bu husus somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından takdir edilir. Bulunan maddenin miktarı, türü, ambalaj şekli, kişinin geçmişi ve başka deliller birlikte değerlendirilerek suçun niteliği belirlenir.
Bu tür dosyalarda yapılacak yanlış bir savunma, kişi aleyhine ağır sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, uyuşturucu suçlarıyla ilgili olarak hem ceza hukuku hem de delil değerlendirmesi konusunda deneyimli bir ceza avukatından hukuki destek alınması kritik öneme sahiptir.
Uyuşturucu Kullanma Suçunda Etkin Pişmanlık ve Cezasızlık Hâlleri
Türk Ceza Kanunu’na göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma ve bulundurma suçlarında bazı durumlar, şahsi cezasızlık veya cezada indirim sebebi olarak kabul edilir. Bu özel durumlar, etkin pişmanlık hükümleri kapsamında değerlendirilir.
Cezasızlık Sağlayan Hâller:
-
Uyuşturucu madde üretimi veya ticareti yapan bir kişi, yetkili merciler tarafından suç öğrenilmeden önce; uyuşturucu maddelerin üretildiği veya saklandığı yerleri, bu suça iştirak eden diğer kişileri güvenlik birimlerine bildirirse ve verdiği bilgiler sayesinde maddeler ele geçirilip failler yakalanırsa, bu kişi hakkında ceza uygulanmaz.
-
Kullanmak amacıyla uyuşturucu madde satın alan, kabul eden veya elinde bulunduran bir kişi, olay resmi makamlara ulaşmadan önce, maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini yetkililere bildirirse ve bu bilgi soruşturmada somut fayda sağlarsa; yine cezadan muaf tutulur.
-
Uyuşturucu kullanan bir birey, hakkında herhangi bir adli işlem başlatılmadan önce kendi isteğiyle sağlık kuruluşuna başvurup tedavi talep ederse, bu kişi hakkında cezai işlem yapılmaz. Bu durumda, sağlık çalışanlarının veya diğer kamu görevlilerinin suç bildirimi yükümlülüğü de ortadan kalkar.
Cezada İndirim Sağlayan Hâl
Eğer suç resmi makamlarca öğrenildikten sonra, kişi gönüllü şekilde yetkililere yardımcı olur ve soruşturma sürecine katkı sağlarsa, verilecek cezada 1/4 ila 1/2 oranında indirim uygulanabilir. Bu indirim, kişinin yardımıyla elde edilen bilgi ve delillerin önemine göre hâkim tarafından takdir edilir.
Süreçlerin Takibi
Ceza soruşturmaları, teknik bilgi ve hukuki uzmanlık gerektirir. Bu süreçlerde yapılacak ihmaller veya yanlış beyanlar, telafisi zor sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, soruşturmanın ilk aşamasından itibaren bir ceza avukatı desteğiyle hareket edilmesi son derece önemlidir.
Örneğin İstanbul’un Anadolu Yakası’nda yaşayanlar için, bu alanda deneyimli bir Kadıköy ceza avukatı ile çalışmak, hem ifade aşamasında hem de sonrasında yürütülecek yargılamada hak kaybını önlemeye yardımcı olur. Hukuki süreci profesyonel bir yaklaşımla yönetmek isteyen kişiler, genel hukuk uyuşmazlıklarında da Kadıköy avukat arayışında bulunabilir. Bağdat Caddesi Avukatı çevresinde adli işlemlerini sürdüren bireylerin, davalarını bir avukat aracılığıyla takip etmesi, hem sürecin hızla ilerlemesini sağlar hem de yasal hakların etkin biçimde korunmasına imkân tanır.
Yorumlar (0)